Konya BAM, 2. Ceza Dairesi 2019/1510 Esas, 2019/40 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere "Dosya kapsamı itibariyle, sanığın örgüte maddi katkıda veya insan kazandırma faaliyetlerinde bulunduğuna, örgütün otel ve yurtdışı organizasyonlarına dahil olduğuna, örgütün gizli haberleşme programlarını kullandığına, örgüt güdümündeki sendika, dernek veya vakıflara üye olduğuna, sohbet adı altında düzenlenen toplantılara katıldığına ilişkin herhangi bir tespitin veya bir beyanın olmadığı, sanığın Bank Asya'da 14.03.2005 tarihinde açılmış hesabının bulunduğu, hesabı incelendiğinde 26/02/2014 tarihli 8.290,00 TL'lik katılım hesabına rastlanıldığı, bu hesabın 21/07/2014 tarihinde vadesinden önce kapatıldığı, bunun dışındaki işlemlerin maaş ödemesi, kart borcu ödeme, para çekme ve havale seklindeki rutin bankacılık işlemleri olduğu, 2014 ve 2015 yılları aylık bakiyelerinde 2013 yılı bakiyelerine göre kayda değer bir artısın bulunmadığı, sanığın bu husustaki savunmasında 2003 yılında evine hırsız girdiğini, bütün ziynet eşyalarının çalındığını, evde para tutmadıkları için parayı oraya yatırdıklarını, iki sefer alım satım yaptığını ifade ettiği, sanığın kendi beyanı ve emniyet
araştırmasına göre 2006-2008 yılları arasında Nil (NT) Kırtasiye Büro Malzemeleri A.S. ve 2008-2016 yılları arasında Gökkusagı Pazarlama Dagıtım ve Ticaret A.S isimli şirketlerde pazarlama ve müsteri temsilcisi olarak çalıstıgı, ilk derece mahkemesinde tanık olarak dinlenen ...'in sanık hakkında herhangi bir örgütsel eylem veya sözlerde bulunduguna dair somut bir anlatımda bulunmadıgı, sorusturma asamasındaki müsteki sıfatıyla yaptıgı müracaatında Fetö'nün kitaplarını sattıgını ifade etmis ise de, sonraki mahkemede tanık sıfatıyla alınan beyanda bu hususu görmedigini, duygusu olduğundan bu şekilde dedigini ifade ettigi, sanıgın 2013 yılı ve öncesi ile bankanın TMSF'ye devrinden sonra da rutin bankacılık islemlerini sürdürmesi ve yukarıda belirtilen bir adet katılım hesabını da örgütün söz konusu bankaya para yatırılması yönündeki talimatlarının devam ettigi bir dönemde vadesinden önce kapatmıs olması karsısında sanıgın örgüte yardım kastıyla Bankasya'da islem yaptıgı sonucuna ulasılamadıgı, öte yandan tanık .....'in sanıgın somut bir eylem veya sözünden bahsetmedigi, sanıgın Bank Asya hesap hareketleri ile ilgili olarak diger bazı sanıklarınkine benzer sekilde savunmada bulumus olmasının sanık aleyhine degerlendirilemeyecegi anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, sanıgın, 2013 yılı ve öncesinde oldugu gibi bankanın TMSF'ye devrinden sonra da rutin bankacılık islemlerini sürdürmesi ve bir adet katılım hesabını da örgütün devam eden talimat tarihleri öncesindeki 21/07/2014 tarihinde vadesinden önce kapatmıs olması, örgüte müzahir sirketlerde müsteri temsilcisi olarak geçimini temin maksadıyla çalısmıs olması, tanık beyanının soyut ve genel mahiyette olması, diger yandan sanıgın örgütün Bankasya talimatından haberdar olup yardım kastıyla hareket ettigini gösterir sekilde örgütle irtibatlı oldugunu ortaya koyacak inandırıcı, somut bir delilin bulunmaması karsısında, sanıgın bilerek ve isteyerek örgüte yardım etme amacıyla Bankasya'da islem yaptıgının kesin olarak belirlenemedigi, suç kastı konusunda süphenin bulunması nedeniyle mahkumiyete karar verilemeyecegi, aksi düsüncenin ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan kuskudan sanık yararlanır kuralına aykırılık teskil edecegi, sanıgın cezalandırılmasının temel kosulunun, suçun kuskuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine baglı oldugu, süpheli ve aydınlatılamamıs olaylar ve iddiaların sanıgın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemeyecegi, ceza mahkûmiyetinin bir ihtimale degil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektigi, bu ispatın teorik de olsa hiçbir kusku ve baska türlü bir olusa olanak vermemesi gerektigi, yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanıgı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçege ulasmadan hüküm vermek anlamına gelecegi, dosya kapsamı itibariyle mevcut delillerin sanıgın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım kastıyla hareket ederek Bankasya'ya para yatırdıgını göstermeye yeterli olmadıgı, sanıgın üzerine atılı suçu isledigine dair her türlü süpheden uzak, kesin delil elde edilemedigi, yüklenen suçun sanık tarafından islendiginin sabit olmadıgı anlasıldıgından ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılıp CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca sanık ..... beraatine karar verilerek hüküm kurulmustur."
Comments